5 Nisan 2013 Cuma

BEBEKLER AHLAKTAN NE ANLAR?

Düşünce ve sorgulama şekline hayran olduğum öğrencim Ayşenur  yollarımız ayrıldıktan sonra şimdi eğitimine Adnan Menderes Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde devam ediyor, bana gönderdiği bir video çok ilgimi çekti, ve bununla ilgili düşüncelerinide yazdı,bence çarpıcı,blogda paylaşmasından dolayı teşekkür ederim tatlı kızıma...:)öğretmenliğin en güzel tarafı size birçok şey öğretebilecek öğrencileriniz olması..yolu açık olsun...




 
 
Bu araştırma evrim kuramını destekler nitelikte. Yani biz ne kadar her şeyi bebeklikten bu yana öğreniyor, gibi görünsek de bazı şeyler bizim henüz tam anlamıyla açıklanamayan genetik kodlarımızla doğuştan geliyor. Ve kodlar elbette ki çevresel koşulların etkisiyle değişip sonraki nesillere aktarılıyor. Bu araştırmada bir yandan insanın doğasının iyi olduğunu görüyoruz. Bir grup bilim adamları insanın doğasını iyi olduğunu söylerken bir grup da insanın doğasının kötü olduğunu ve insanın yok edici, saldırgan ve birbirlerine karşı düşmanca olduğunu söylüyor. Dinler de bu konuda farklılık gösteriyor . Örneğin Müslümanlıkta her bebeğin günahsız doğduğu söylenir ancak Hıristiyanlıkta bebeklerin günahkar doğduklarına inanılır ve bu yüzden vaftiz edilirler. Daima iyiye ya da iyi gibi görünene  aynı zaman da biraz da çıkarcı düşünerek bize yakın olan iyiyi seçme eğiliminde görünüyoruz.
Bu bebekler bir kaç aylık ve henüz bilişsel olarak iyi ve kötüyü ahlaksal açıdan öğrenebilecek yeterliliğe sahip değiller. Öyleyse insan doğası gereği iyi olma eğilimde dünyaya geliyor.
Öyleyse çocuk yetiştirenlere, özellikle annelere çocuklarının henüz anne karnında iken ahlaksal gelişimlerinin ( diğer tüm gelişim evreleri gibi) geliştiği konusunda bilgilendirilmek gerekiyor. Çocuklar bu denli iyi olma eğiliminde dünyaya geliyorlarsa çocukluklarının ileriki dönemlerinde nasıl saldırgan olabiliyorlar?
6 aylık bebeklerin iyi ve kötüyü ayırt etmek için bilişsel yani düşünce gelişimleri henüz yeterli değildir. Elbette ki insanlığın iyiliği ya da kötülüğü nasıl getirdiği tek bir görüşle açıklamaya yetmez. Bir insanın iyi ya da kötü doğması onun sonraki yaşamında da koşulsuz iyi veya kötü olacağını göstermez.
Çocuklar genelde model alma ile taklit ederek öğrenirler. Bunu yaparken de gerçek iyinin ne olduğunun çok da farkında değillerdir. Bu yüzden kendine göreyi seçer. Ergenlikten sonra bu kendine göreliğin gelişmesi ve olaylara nesnel bakabilme yeteneğinin gelişmesi beklenir. Ahlaksal olarak da bir otoritenin dediğindense, nesnel olarak düşünüp evrensel bir ahlak kodu kurması beklenir. Etrafımızdaki yetişkinlere bakacak olursak pek çok insanın bu gelişimi gösteremediğini ve o çocukluk dönemi ahlak anlayışında yani anne baba gibi güçlü bir otoritenin sunduğu ahlak anlayışına uyduğunu görürüz.
Sonuç olarak her ne kadar çoğu şeyi doğuştan getiriyor görünsek de bunların büyüdükçe çevresel etkilerle, yetiştiriliş biçimiyle ve daha bir çok faktörün etkisiyle değiştiği unutulmamalıdır. Bu araştırmada da gösterildiği gibi belki de gerçekten iyiyi ve kötüyü bilerek dünyaya geliyoruz ancak bu her yaş döneminde pekiştirilip geliştirilmediği sürece iyi doğmanın bir anlamı olmayacaktır...

AYŞENUR KASAP
Adnan Menderes Üniversitesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık 2.



25 Mart 2013 Pazartesi

UMAY'IN 19.AYI

BESLENME:Alerji sebebiyle menüsünün çok özenli seçilmesi gerekiyor, market ürünü hiçbirşey yiyemiyor, ve beslenme uykudan en az iki saat önce bitmiş olması gerekiyor, işte bu sebepten yoğun bir beslenme mesaisi var Umay'ın. Yemeyi seven bir çocuk bu işimizi biraz kolaylaştırıyor, yasaklanan gıdaların özlemini çok çekmiyor zaten çoğunu hiç tatmamıştı teşhis konuncaya kadar.

FİZİKSEL GELİŞİMİ: Daha hızlı koşuyor, topa ve balona ilgisi hala yoğun,bu ay içerisinde koltuğa çıkmayı başardı:)bu elbette daha çok kontrol etmeyi gerektiriyor. Dans figürleri gelişti, müziği duyduğu an dansetmeye başlıyor:)
puzzle lara çok ilgisi yokken şimdilerde ilgi göstermeye başladı.
 
 
 

DİL GELİŞİMİ: Umay bu ay içerisinde iki kelimelik cümleler kurmaya başladı, söylediği kelime sayısını arttırdı,

DİSİPLİN:
Önceden sinirlenmediği birçok şeye tepki göstermeye başladı, hiç sakinleşmeyecek gibi bağırırken eğer sesimizi alçaltıp başka bir şeyden bahsedersek çabucak sönüyor öfkesi
TUVALET EĞİTİMİ:
Tuvalet eğitimi tamamlanmış sayılmaz benim yardımımla çömelerek yapıyor(lazımlığı kabul etmiyor)internetten bakınca böyle derdi olan kimseyi okumadım:)

bu ay en çok hissettiğim şey bir bebekle değil büyük bir çocukla vakit geçiriyor gibi hissetmemdi

19 Mart 2013 Salı

KARATAY DİYETİ SERÜVENİM:))

Tiroit hastası olmamında etkisiyle hep dikkat etmek zorunda kaldım beslenmeme kilo yapacak çoğu besinden senelerce uzak durdum,düzenli spor yaptım,ta ki doğuma kadar...:)doğumla birlikte ilk 7 ay süt için sınır koymadan beslendim,birçok doktor sadece  suyun süt oluşumu için yeterli olduğunu söylüyor  ancak bende durum farklı oldu,belli besinleri alırsam çok fazla oluyordu süt,bunlardan en temeli sürekli içtiğim üzüm kayısı elma hoşafıydı,bu değişen beslenme süreci sonucunda rekor kilolara ulaştım,kiloları tekrar vermek için kolları sıvadığımda  spor yapacak yada günde 6 öğün yiyebilecek zamanım olmadığını fark ettim,bazen akşama kadar yemek yemeyi unutarak geçiyordu.
Az öğün ile kilo veremem ki derken Karatay hocanın televizyondaki konuşması dikkatimi çekti,şimdiye kadar bildiğim bütün beslenme bilgilerinden başka bir şey anlatıyordu.kulaktan dolma listelerin güvenilir olmadığını düşünürüm hep,yine de merak edip kitabını aldım.
Kitabı okuyunca ikna olacağım birçok hususla karşılaştım.Özetlemek gerekirse;

- Sabahları kuvvetli ve proteinli kahvaltı yapılması şart!
- Öğünler arasında en az 4-5 saat geçirilmesine dikkat edilmelidir.
- Günde 3 öğünden fazla yemek yenilmemeli, ara öğünler kalkmalıdır.
- Öğünler arasında bol limonlu su, limonlu şekersiz çay veya ayran içilmelidir.
- Her gün 2-3 litre sıvı almaya dikkat edilmelidir.
- Akşam saat 20:00'den sonra hiçbir şey yenilmemelidir.
- Her gün veya akşam en az 40-60 dakika yol yürümeli ya da en az 40-60 dakika sevilen bir fizik aktivite yapılmalıdır.
- Kabız olmamaya dikkat edilmelidir. Doğal yiyeceklerle her gün iki kez yumuşak bir şekilde büyük abdeste çıkılmalıdır.
- Yaz ya da kış aylarında normal şartlarda kanda D vitamini düzeyinin en az 50 ng/ml'nin üzerinde olması gerekir. Kanser hastalarında 70 ng/ml olması önerilmektedir.
- Sağlıklı doğmamızda, büyümemizde, ürememizde ve yaşamamızda gerekli olan (olmazsa olmaz); sıvı yağ ve doğal yiyeceklerde bulunan Omega-3, Omega-6 ve Omega-9 yağları doğallıkları bozulmadan tüketilmelidir.
- Doğal ve bozulmamış olan Omega-3 yağlarının gıdalarla alımı artırılmalı. Bütün işlenmiş ve hazır yiyeceklerde bulunan bozulmuş Omega-6 ve trans yağların tüketilmeleri bilinçli bir şekilde azaltılmalıdır.
- Yapılan bilimsel araştırmalar çok az yağ ya da yağsız gıdalarla beslenenlerde kolesterolün azalmadığını, aksine yükseldiğini göstermiştir. Çok az yağ yiyen ya da yağsız gıdalarla beslenenlerin de kilo veremedikleri gibi, aksine kilo aldıkları da görülmüştür. Sağlıklı yağlar; hayvansal katı yağlar, doğal tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, Omega -3, fındık ve keten tohumu yağlarıdır.
- Sağlıklı kilo vermek ve sağlıklı kilomuzda kalarak dinç, hayat dolu ve enerjik yaşamak istiyorsak düşük glisemik indeksli karbonhidratları, bozulmamış yağları ve sağlıklı proteinleri tüketmemiz gerekir.
- Vücut yağlanmasını önlemek ve bozulmuş kan yağlarını normalleştirmek amacı ile mutfakta doğal tereyağı ve sağlıklı sıvı yağlar tüketilmelidir.
- Doğal balık yağı Omega-3 ve kolestrol bütün hücre zarlarımızın temel yapı maddeleridir.

Karatay Diyeti'yle Yaşam Boyu Sağlık
Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay

denemeye karar verdim sonuçta saat başı acıkma hissi olan biriyim iştahlı değilim ama ara öğün yemezsem(meyve,yoğurt..)halsizlik hissediyordum,diyetin menüsü şöyle

kahvaltı;çok önemli olan bir öğün eksik yapılmaması şart,2 yumurta(haşlanmış yada omlet),yeşillik,domates,salatalık,15 tane zeytin(en değerli meyve olduğunu söylüyor)istediğin kadar peynir,şekersiz çay,1 çay bardağı ceviz(dönüşümlü badem fındık fıstık ta olabilir)


öğlen:kahvaltıdan sonra en az 4 saat geçmeli,istediğin sebze yemeği,yada et yemeği ek olarak yoğurt ayran olabilir yine yemeğe ek olarak salata olabilir(bol zeytinyağlı),meyve yenecekse öğünden hemen sonra yenmesi gerektiğini söylüyor


akşam:öğlen ile arasında en az 4 saat olmalı öğlen yemeğine benzer bir menü

akşamdan sonra çay dışında sabaha kadar bir şey yenmiyor

en temel husus kilo verinceye kadar pilav makarna ekmek hamur işi şekerli gıdalar yasak.İstenilen kiloya ulaşınca bulgur pilavı menüye ekleniyor.

Başladığım günden itibaren hiç açlık hissetmedim,en zor olan meyveyi istenilen saatte yiyememekti.4 ayda yaklaşık 8 kilo verdim diğer diyetlere göre daha yavaş veriliyor kilolar ama beden kendini daha çok toparlıyor(benim deneyimim tabi)birkaç ay sonra kan tahlili yaptırmayı düşünüyorum,
son 1 aydır biraz listeyi aksattım 4 gündür yine liste dışına çıkmadan devam ediyorum,önümde verilmesi gereken 10 kilo daha var:)

7 Mart 2013 Perşembe

kendini temize çekmek..

Ben hep yeni ajandaları sevdim:)babam sene başında ajandaya ihtiyacı olan varmı diye sorunca hep var derdim,adam şaşırırdı koleksiyon mu yapıyor bu kız diye:))
Boş defter niye mutlu eder ki insanı diye düşünüyorum,yeni yeni fark ettim,ben hep yeniliğe geçmeye çabalıyorum,en baştan daha iyisini yapabilmeyi,her konuda...sürekli aylık yıllık hedefler vardır kafamda,başka birine söylesem anlamsız gelebilecek ama benim için mühim olan adımlar,acaba kendimi sevmiyorum sürekli değiştirme çabasında mıyım diye aklıma gelmiyor değil..ama öyle olsa halimden memnun olmam,mutlu olmam...memnunum ama neden daha iyisi olmasın üzerine uğraşıp duruyorum galiba...
Oğlum bana hediye edilmiş  en güzel defter,kendimi temize çekeceğim en iyi fırsat..nasıl bir bebek ajandaya benzer??benziyor işte,onun doğumuyla eksik taraflarımı onarma azmim arttı,anlamsız zaman öldürücü aktiviteler artık yok,daha düzgün konuşmaya çabalıyorum,dili önce benden öğreneceği için,kirli kelimeler çıktı dağarcığımdan,daha düzgün beslenmeye uğraşıyorum şu an için ağzından girecek besinleri ben seçtiğim için,geleceğe yönelik tasarruf anlayışım değişti artık sorımulu olduğum başka bir gelecek olduğu için...öğrenme hevesim arttı,daha çok öğretebilmek için...
hani bazen insan der ya..hayat bana bir şans daha verseydi diye,en büyük şansım oldu oğlum:)

1 Mart 2013 Cuma

KAY KEÇİ SÜTÜ ASLINDA NE SÜTÜ??

Bir blogger aracılığıyla öğrendiğim bir olay beni çok şaşırttı...Toplumsal vicdanımız yüzünden yine karamsarlığa düştüm...
Oğlumda inek sütü alerjisi olduğunu yazmıştım böyle binlerce çocuk var,bize süt ürünleri yasak eğer vermeye devam edersem astıma dönüşeceğini söyledi doktorumuz,bazı inek sütü alerjisi vakalarında doktor keçi sütüne müsaade ediyor,içinde inek sütü proteinleri olmadığı için aileler keçi sütüne başvuruyorlar,keçi sütü bulmak o kadar kolay değil şöyle ki birincisi keçi sütü nisan ayından eylül ekime kadar var dolayısıyla temin edip derin dondurucuda muhafaza edilmesi gerekiyor,ikincisi keçi sütü üreten firmalar çok az,acaba oğluma ilerde keçi sütü vermeyi denermi doktorumuz diye biraz araştırma yapmıştım,kay marka keçi sütü popüler olanlardan...
Olaya gelirsek;alerjisi olan bir çocuk düzenli olarak kay marka keçi sütü içmesine rağmen alerji değerleri düşmüyor aile ve doktor problemi anlamıyor,ve alerji astıma dönüşüyor,sonradan öğreniliyor ki key keçi sütünün içine inek sütü karışmış,firma anneye dava açıyor ve şöyle bir gerekçe yayımlıyor.


Sayın*********
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 06.12.2012 tarihinde yaptığı açıklamada firmamızdan bahsedilmektedir.
Firmamız 2009 yılından beri yarım yağlı uht keçi sütünü Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretmektedir.
Ürünümüz özellikle inek sütüne alerjisi olan müşterilerimiz tarafından memnuniyetle tüketilmekte olup 3 senedir alerjik bir sağlık sorunu ile de karşılaşılmamıştır.
Bakanlık yayımladığı listede yarım yağlı uht keçi sütü içerisinde inek sütü var olduğunu belirtmiştir.
Sütün analiz yöntemi DNA testi ile olmakta ve bu analizde, 1litre keçi sütünün içerisinde 1 damla inek sütü karıştığında inek sütü varlığı çıkmaktadır.
Firmamıza bu rapor Bakanlık tarafından bildirildikten sonra bu durumun nedenleri araştırılarak gerekli önlemler alınmıştır.
Söz konusu dönemde köylerden toplanarak keçi sütü alımı yaparken şimdi sadece keçi çiftliklerinden alım yapıyoruz.
Bizde bir analiz metodu ile artık çiğ gelen keçi sütünde inek sütü varlığını tespit edebilir duruma geldik.
Üretim aşamasında da gerekli aksiyonlar alınmıştır. Bu çalışmalardan sonra ürettiğimiz sütlerden Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarı’na gönderdiğimizde ekte sunmuş olduğumuz 11.09.2012 tarihli raporda da görüldüğü gibi inek sütü bulunmamıştır.
Ürünümüzü güvenle tüketebilirsiniz.
Saygılarımızla…



hayretler içerisinde kaldım çünkü firma bakmadan keçi sütü diye köylerden kontrolsüz topluyormuş sütleri.Bu olaydan sonra kontrol sağlanmış,sağlığımız kimlere teslim...????

20 Şubat 2013 Çarşamba

PARMAK OYUNLARI

parmak oyunları çocuklar için çok eğlenceli,oğlum için yeni oyunlar araştırdım birkaç tane paylaşmak istiyorum.






                                                   VUR VUR SALLA

       
 
 
 
 
 
 
MEYVE SEBZE ÇOCUK ŞARKISI
 
 
 
 
 
BEŞ MİNİK KARDEŞ
 

15 Şubat 2013 Cuma

iki oğlumda nasıl dikkatli dinlemişler beni:)

umay hep müziğe ilgiliydi bebekliğinden bu yana oyuncakların sadece müzik kısmıyla ilgilendi,şimdi de gitara takmış durumda...

GAZ MASAJI:)

Umay 2 aydan itibaren çok gazlı bir bebekti,doktorumuz hastaneyi ayağa kaldıracak kadar gazı var demişti,ama çok sızlanmadan bu zamanları geçirdik,bunun en büyük sebebi hamileliğim esnasında öğrenmeye gayret ettiğim gaz masajı idi,bu masajı Ayşe ÖNER'in kitabından öğrenmiştim,aslında kurslarına gitmek için çok niyetlendim  ancak kurslar bana uzak semtlerde idi,çalıştığım için zamanı ayarlayamadım,ama kitabına bir öğrenci gibi çalıştım:)
gaz masajını her gün 5 -6 kez yaptım,bu arada masaj wind salbe adlı bir merhemle daha etkili oldu,şimdi masajın videosunu da paylaşacağım bu konuda çevremde benden yardım isteyenlere de iyi bir uygulama örneği  olacağını düşünüyorum:)

11 Şubat 2013 Pazartesi

GİYDİRME SAVAŞI:)

Belkide çocuklu hayatın en zor aktivitilerden  biri giyinme olayıdır...Çocuk büyüdükçe direnir,çabuk sıkılır ve ebeveynler için yorucu bir hal almaya başlar, önceki kitabıyla umayı büyüttüğüm Tracy HOGG 'Çocukluğa geçiş sorunlarına mucize çözümler'adlı kitabında bu konuya yer vermiş,belkide çoğunu bizimde bildiğimiz önerileri biraraya  getirmiş.
-Giyinme için gerekli her şey yakınınızda hazır olsun: Tekrar eksik  kıyafetleri almak için kalkmak çocuğun daha çok hırçınlaşmasına neden olabileceği ifade edilmiş.

-Doğru zamanı seçin:Çocuk aç yorgun ve oyun oynuyor olmamalı.

-Ne yaptığınızı açıklayın:Çocuklar genelde sürprizden hoşlanmazlar,Tracy Hogg giyinme öncesi şimdi giyinme zamanı diyerek çocuğa söylenmesinin direnmeyi azaltabileceğini söylemiş.

-Acele etmeyin: Zaman kısıtlı olsa bile bunu çocuğa hissettirmenin doğru olmadığını ifade eden yazar göz teması ve sakin bir tavırla gerçekleşecek bu aktivitenin  ebeveyn çocuk ilişkisini güçlendirme anlamında bir fırsat olduğunu eklemiş.

-Giyinmeyi eğlenceye çevirin:Giyinirken kendi uydurduğumuz şarkıların ve melodilerin bu sürecin çocuk açısından daha çabuk geçmesini sağlayacağını ifade etmiş.

-Çocuk da katılsın:Giyinme sürecinde bizim belirleyeceğimiz alternatifler arasından kıyafet seçmenin yada giysi dolabı düzenleme gibi etkinliklerin çocuğa cesaret vereceğini söylemiş.

not:giyinirken çoraplarını çıkardığı için sürekli  teşekkür eden bir annenin çocuğu, sırf annesinden teşekkür duyabilmek için günde defalarca kez çorabı çıkarıp giyiyormuş,Tracy HOGG övgüler hususunda da dikkatli olmamız gerektiğin, belirtmiş.:)

9 Şubat 2013 Cumartesi

alerji hikayemiz...

belki de bizim gibi şüpheleri olan ama bir türlü sebebini bulamayan aileler için yazıyorum...çünkü benim o dönemde en çok ihtiyacım olan aynı sıkıntıları yaşayan varmı?varsa ne yapıyorlar?şeklindeydi..

Umay 3. ayından sonra fark ettiğim bir burun tıkanıklığı vardı,sabah daha yoğun oluyordu,nerdeyse birtek ben farkındaydım,serum fizyolojik sıvılardan her gün kullanıyordum,burnunu temizliyordum ancak hala tıkanıklık devam ediyordu,8 aylıkken çapa kulak burun boğaz baktı ve herhangi bir sorun olmadığını iletti,eyvallah dedik,pimpiriklik yapıyorum diye kızdım kendime.
Ve yine her emzirmeden sonra sıklıkla kusuyordu,miktar fazla değildi ama rutin olması soru işareti oluşturuyordu,sıklıkla hıçkırık ve geğirmede söz konusuydu,kendi doktoru reflü olmayacağını çünkü reflü olan çocuklarda kilo alma sıkıntısı olduğunu söyledi.
15 aylıkken tek başına bir öksürük peydah oldu,15 gün devam etti,birkaç kere öksürürken kustu,doktorumuz iburamin verin dedi,verdik geçmedi...geçmedi...
ve dayanamayıp bir alerji doktoruna götürdük,ne olacak ki çocuk değilmi öksürür gibi gözükse de,belkide en doğru kararı almış olduk ve yonca hocayla tanıştık.www.alerjikçocuk.com
Öykümüzü dinler dinlemez,reflü ve sinüzitten şüphelendi,şaşırdık küçücük çocukta sinüzit olurmu??evet ikisi kardeş hastalıkmış reflü sinüziti tetiklermiş ve alerji testi yapacağız dedi,oysa 4 yaşından önce alerji testleri sonuç vermez diye biliyorduk,küçük olduğu için kan testi yapıldı,çok olumsuz sonuçlar beklemiyorduk,başka bir sıkıntı yoktu ki,alerji sürekli hapşırmak yada sürekli öksürmek yada oranın buranın ciddi kızarıp egzama olmasıydı benim için,ama sonuçlar şok etti,umay gerçek anlamda çok alerji bir bünyeye sahip olduğunu öğrendik,1. sırada dermatophagoides farinae yani ev tozlarına,sonra inek sütüne,çok az kuru yemişe ve yumurta akına.
İnek sütüne çok yoğun olmasa da refüden dolayı diyete başladık,bizim için en zor kısmı bu idi,hiçbir süt ürünü kullanmıyoruz onun yerine aptamil pregomin as yi içiriyoruz.
Ev tozu için bütün halılar kalktı yatağına ve yorganına özel kılıf alındı,hepa filtreli elektrik süpürgesi kullanılıyor.
Reflü için beslenme şekli tamamen değişti,gece sütü kesildi(gece bir sefer de  300 cc ye yakın içiyordu),uyumadan 2 saat önce beslenme kesildi.
Aldığımız önlemler gerçek anlamda rahatlattı oğlumu artık sık geğirme hıçkırık diş gıcırdatma ve ara sıra beliren öksürükler yok oldu.
Beslenme alerjisi 3 yaşından sonra çoğu zaman ortadan kalkıyormuş ancak ev tozu için 3 yaştan sonra tedaviye başlanacak,bu tedavi dil altı aşısı olacak.

 
 
 
 

8 Şubat 2013 Cuma

ÇOCUK-ERKİL AİLELER

Çevrenizde karşılaşabileceğiniz bu tip ailelerin belirgin özellikleri vardır,
Eğitim düzeyi bakımından her sınıftan olabilir ancak büyük bir çoğunluğu yüksek öğrenim yapmış anne ve babanın bulunduğu alilelerdir,ilk başta anne babanın fazla sevgisi gibi yorumlansa da dikkatli bakılırsa ebeveynler ciddi anlamda çocuktan şiddet görür.
Kural çok basittir  evin patronu çocuktur.Evdeki bütün kararları çocuk alır,nereye gidileceğini kaçta yatılacağını,hangi oyuncağı alıncağını,yemekte ne yenileceğini...
Bu ailelerin en birincil hedefi çocuğun ağlamamasıdır,bütün yaşam gözyaşı dökülmesin üzerine kurulur acaba ağlarsa hayati tehlike yaşama ihtimalimi var diye tereddüt edersiniz,çocuk sistemi çok iyi oturtmuştur,ağlamasına gerek kalmadan,'bak ağlarım...'mesajıyle bile anne babayı titretir.
En trajik komik tarafı çocuk anne babaya uyguladığı baskıyı çevresine de uygulamak ister,anne baba bu durumu  destekler,her çatışma yı çocuk lehine çevirir.
Oysa kişisel kanaatim çocuk için yapılıyor gibi olsa da çocuğa yaşamı boyunca bu sistemin ciddi zararlar vereceği gerçeğidir,çocuk sınırları olmadan büyüdüğü için her yaşta karşısındakinin sınırlarını ihlal etmenin sakıncasını görmeyecek ve eninde sonunda dışlanacaktır.

4 Şubat 2013 Pazartesi

MUCİZEVİ 5 TİBET HAREKETİ


Tesadüfen 2005 yılında Tibetin gençlik pınarı kitabını alınca tanıştım bu egzersizlerle,düzenli olarak birkaç sene yaptım,hamilelikte sakıncalı olduğu için bıraktım,doğum sonrası belli bir sürede yapılması sakıncalı(dikişlerden dolayı)şimdi yeniden başladım,sabah açken yapıyorum,ben egzersizi bitirsem de oğlum yerde devam ediyor:)

3 tekrarla başlayan hareketler her hafta 2 şer artıp,günler sonra 21 e ulaşıyor,beden ve ruh olarak çok verim aldığım hareketler...



 

Mucizevî 5 Tibet Hareketi


YAZICI DOSTU

Dünyanın dört bir tarafında binlerce insan tarafından uygulanan mucizevî Tibet Ayinleri'ni oluşturan 5 hareketi aşağıda resimlerle göstermeden önce faydalarını tekrarlamakta yarar var:
Tibet'in Gençlik Pınarı hareketleri veya Tibet Ayinleri (Tibetan Rites) adıyla dünyaya yayılan ancak bildiğimiz anlamda dinsel ayinle hiç bir ilgisi olmayan bu 5 hareketin düzenli yapılması durumunda kişiye sağladığı yararlar arasında şunlar sayılıyor: Daha genç bir görünüm, ciltte ve saçlarda canlanma, kırlaşmış saçlarda yeniden koyulaşma, düzenli ve sağlıklı bir uyku, sabahları dinç ve canlı uyanmak, belkemiği, eklem problemleri gibi ciddi romatizmal rahatsızlıklardan ve ağrılardan kurtulmak, hafızada güçlenme, fazla kiloların verilmesi, göz bozukluklarında düzelme, fiziksel güçte artış, duygusal ve zihinsel sağlık, uyum ve yüksek enerji...
"5 Ayin" Egzersiz Programı'na Başlarken
1. İlk hafta, o da nispeten sağlıklı ve formdaysanız, her bir hareketi yalnızca 3'er kez yapın.
2. Hareketsiz ve kiloluysanız veya sağlık problemleriniz varsa, hareketlere sadece 1'er kere yaparak başlamalısınız. Yaparken bir zorlanma hissederseniz veya ağır bir takım ilaçlar kullanıyorsanız başlamadan mutlaka doktorunuza danışın.
3. Kendinizi kaçar kere yaparken rahat hissediyorsanız, başlangıç olarak o kadar yapın. Bu da ilk hafta her bir egzersizi birer kere yapmak olabilir. İkinci hafta 2 kere, üçüncü hafta 3'er kere olarak arttırabilirsiniz.
4. Her bir egzersizi en fazla 21 kere yapmalısınız. İleride programınızı yoğunlaştırmak isterseniz, hareketleri daha hızlı bir tempoyla yapmayı deneyebilirsiniz, ancak sayısını kesinlikle arttırmayın. Her bir egzersizi 21 kereden fazla tekrarlamak, chakra'larınızı olumsuz etkileyeceğinden, bedeninizde dengesizlikler yaratabilir.
5. Bir süredir hareketsiz kaldıysanız, "5 Ayin" egzersiz programına her gün mümkünse yarım saat yürüyerek hazırlanın.
6. Tam olmasını istiyorsanız, "5 Ayin"i yaşamınıza katarken, şekersiz ve az yağlı bir diyet sürdürmenizin de büyük katkısı olacağını bilmelisiniz. Ayrıca sindirimi zor besinleri de günlük diyetinizden çıkartın.
7. Azami yarar görmek için hareketlerin mümkünse sabahları kahvaltıdan önce yapılması öneriliyor. Ancak bu mümkün değilse günün herhangi bir saati olabilir.
Tibet Ayini egzersizleri için normalde önerilen ilk hafta her hareketi 1'er ya da 3'er kere tekrarlayarak başlamak ve her hafta 2'şer arttırarak kendinizi hiç bir şekilde zorlamadan bir kaç hafta veya ay içinde 21'e ulaşmak. Başlarda eğer üstüste bir kaç kere tekrarlamak sizi yoruyorsa, 3 kere yapıp, dinlenip sonra bir 3 daha yapabilirsiniz. Burada (ve her tür egzersizde) unutulmaması gereken en önemli şey, kendinizi hiç birşekilde zorlamamanız gerektiğidir. Ve bu hareketleri aradan aylar, yıllar bile geçse 21'er kereden fazla yapmayacaksınız.
* Bu hareketleri zorlanmadan uygulayabilecekseniz, ilk olarak her hareketi 3'er kere tekrarlayarak başlayın. (Eğer bir sağlık sorunu veya kilo gibi hareketleri rahat yapmanızı engelleyecek bir durumunuz varsa, yukarıda sıraladığım maddelere bir göz atın.)
* İlk hafta 5 hareketi de 3'er kere tekrarladıktan sonra (yine, kendinizi hazır hissediyorsanız) ikinci hafta tekrarları 2 arttırın, yani ikinci haftanızda her bir hareketi 7'şer kez tekrarlayın. Bu şekilde her hareketi 21 kez tekrarlıyor duruma gelene kadar her hafta hareketleri önceki haftadan 2 kez fazla tekrarlayarak ilerleyin. İlk hafta 3'er kez, ikinci hafta 5'er kez, üçüncü hafta 7'şer kez...
* Her hafta 2'şer arttıra arttıra her hareketi 21 kez yapar duruma geldikten sonra artık arttırmaları bırakıyorsunuz ve (umarız) hayat boyu 21 kere tekrarlamaya devam ediyorsunuz.
* Hareketleri her gün düzenli yapmayı beceremezseniz ve ara vermek zorunda kalırsanız, yeniden en baştaki gibi 3'er kez yaparak ve zamanla yine aynı şekilde arttırmak üzere en baştan başlamalısınız.
* Fazla beklemenize gerek yok, hareketlerin ilk etkilerini çok kısa sürede görmeye başlayacaksınız, bu da muhtemelen motivasyonunuzu daha da arttıracak.
* Tibet'in Gençlik Pınarı egzersizlerinin işe yaraması için hareketleri uygularken doğru nefes alıp vermeyi kesinlikle unutmamalısınız. Kolay Gelsin!




1. HAREKET

Kollarınızı omuzlarınızın hizasından yere yatay durumda açarak dik durun. Başınız hafifçe dönene kadar saat yönünde kollarınız açık dönün. Dönüşlerinizin sayısını yavaşça 1'den 21'e kadar arttırın.
Nefes alıp verme: Dönüşlerinizi yaparken karnınızdan derin bir şekilde nefes alıp verin.
Faydaları: Dolaşımı geliştirerek varisli damarlar, osteoporoz ve bas ağrılarına iyi geliyor. Her gün yapmak tüm bedeni gençleştiren bir süreci başlatabilir.


2. HAREKET Sırtüstü olarak yere yatın. Kollarınızı, avuçiçleriniz yere bakar şekilde, parmaklar kapalı, iki yanınıza uzatın. Çenenizi göğsünüze gömecek şekilde başınızı yerden kaldırın. Bunu yaparken bacaklarınızı, dizlerinizi kırmadan dümdüz yukarı kaldırın. Hatta mümkünse başınıza doğru çekin. Bu arada dizleri kırmamalısınız. Sonra yine ağır ağır dizlerinizi kırmadan bacaklarınızı ve başınızı yere doğru indirin. Kaslarınızı gevşettikten sonra yeniden harekete başlayın.
Nefes: Başınızı ve bacaklarınızı kaldırırken derince nefes alın, indirirken verin.
Faydaları: Tiroit bezi, böbreküstü bezleri, böbrekler, sindirim organları ve prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organlar ve bezler üzerinde onarıcı bir etkisi var. Arterit, osteoporoz, düzensiz regller, menopoz semptomları, sindirim ve bağırsak sorunları, sırt ağrısı, bacak ve boyunlardaki sertliğe iyi geliyor.



3. HAREKET Bedeniniz dik duracak şekilde dizlerinizin üzerine oturun. Ellerinizi baldır kaslarınızın üzerine yerleştirin. Çeneniz göğsünüze değecek şekilde başınızı ve boynunuzu öne doğru sarkıtın. Ardından bel kemiğinizi mümkün olduğunca geriye doğru yaylandıracak şekilde başınızı ve boynunuzu geriye doğru sarkıtın. Bu egzersiz boyunca ayaklarınız yere dik, ayak parmaklarınız kıvrık durmalı. Geriye doğru yaylandıkça el ve kollarınızla baldırlarınızdan güç alacaksınız. Mümkün olduğunca geriye doğru yaylandıktan sonra bedeninizi doğrultun ve harekete baştan başlayın.
Nefes: Omurganızı yaylandırırken karnınızdan derin bir nefes alıp, doğrulurken nefesinizi verin.
Faydaları: İkinci gibi üçüncü de tiroit bezlerini, böbreküstü bezleri, böbrekleri, sindirim sistemi organlarını ve prostat ile rahmi de içine alarak cinsel organları gençleştiriyor. Menopoza girmiş ve düzensiz veya tembel regl dönemleri geçirme eğilimindeki kadınlar için özellikle iyi.




4. HAREKET
Ayaklarınız arasında biraz mesafe bırakıp bacaklarınızı dümdüz öne uzatarak yere oturun. Gövdesiniz dik dururken, ellerinizi avuçiçleriniz yere bakacak şekilde kalçalarınızın iki yanına koyun. Çeneniz göğsünüze değecek şekilde, başınızı öne doğru sarkıtın, ardından başınızı mümkün olduğunca geriye doğru sarkıtırken kollarınızdan kuvvet alarak kalçalarınızı havaya kaldırın. Gövdeniz havada, kollarınız dimdik, dizleriniz 90 derece kırılmış dururken bedeninizdeki tüm kasların kasıldığını hissedin. Başlangıçtaki oturur pozisyona dönerken kaslarınızı da gevşetin. Tekrarlamadan önce biraz dinlenin.
Nefes: Gövdenizi kaldırırken derin bir nefes alın, kaslarınızı sıkarken nefesinizi tutun, yere inerken nefesinizi bırakın.
Faydaları: Tiroit bezi, sindirim sistemi, prostat ile rahmi de içine alacak şekilde cinsel organları ve bezleri dolaşım ve lenfatik akış üzerinde canlılık veren bir etkisi var. Karın bölgesini, uylukları, kolları ve omuzları güçlendirir. Eğer sinüs tıkanıklığınız varsa bu hareketin burun deliklerinizi açtığını da fark edebilirsiniz.

5. HAREKET
Yüzükoyun yere uzanın. Hareket boyunca yere koyduğunuz ellerinizden ve ayak parmaklarınızdan güç alacaksınız. Gövdeniz bir sarkma pozisyonu alacak şekilde kollarınız yere dik dururken, omurganızı öne doğru yaylandırarak başlayın. Bir yandan da başınızı mümkün olduğunca geriye doğru sarkıtın. Ardından ayaklarınızı yere tam basarak kalçanızı yukarıya doğru çekin, bedeniniz ters bir V şeklinde dururken çenenizi de göğsünüze doğru çekin. Sonra tekrar kalçanızı yere doğru sarkıtıp sırtınızı yaylandırın.
Nefes: Bedeninizi yukarı doğru çekerken derin bir nefes alın, aşağı inerken nefesinizi bırakın.
Faydaları: bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olan dolaşım ve lenfatik akışın geliştirilmesine yardımcı olur. Derin soluk alıp vermeyi, enerji ve canlılığı uyarır. Diğer hareketlerde olduğu gibi özellikle menopoz ve düzensiz regl dönemleri semptomlarını hafifletiyor.
Not: Yukarıdaki şemalar ve bazı bilgiler Lifeevents.org adlı siteden alınmıştır.


2 Şubat 2013 Cumartesi

hangi ayda kaç saat uyumalı?


hangi ayda ne kadar uyuması hususunda genelde bu tablodan yararlanıyorum,belki sizede yardımcı olabilir,


İlk ay(0-4.hafta) : Toplam günlük uyku süresi 16-18 saat arasında değişir.

İkinci ay(5-8.hafta): Birinci ayın sonunda 15,5 - 17 saat arası olan toplam uyku süresinin 8,5 - 10 saati gece, geri kalanı gündüz uykusu olarak gerçekleşir. Bu ayın sonunda 4 hatta 5 saatlik kesintisiz uyku süresi görülür geceleri.

Üçünçü ay(9-12.hafta): Toplam uyku süresi 15 saattir. Bunun 10 saati gece, 5 saati gündüz gerçekleşmelidir.Bu ayın sonunda gündüz uykuları da bir düzene oturmalıdır.

Dördüncü ve Beşinci ay: Gece uyku süresi 10-11 saat arasında ve gündüz toplam uyku süresi 4-5 saat arası olmalıdır. Dördüncü aydan itibaren gündüzleri yeterli kaloriyi alıyorsa 8 saat beslenmeden gece kesintisiz uyku uyuyabilirler.

6 - 8. aylar: Ortalama 10-12 saat gece uykusu olur ve gündüz yeterli kaloriyi aldıkları sürece gece beslenmeye ihtiyaç duymazlar. (Ben bunu yaptım ama yapıncaya kadar içim içimi yedi. Ama oğlumda herhangi bir kilo kaybı olmadığı gibi, kilo almaya da devam etti). Gün içinde de 3,5 saatlik bir uyku uyumuş olmaları gerekir. Birçok çocuk iki kere uyur, bazıları ise üç kez uyur gündüzleri.

9 - 12. aylar: Dokuz aylıkken geceleri ortalama 11, gündüzleri 3 saat uyur. Onikinci aya gelindiğinde gündüz uykusu ortalama 2,5 saate düşerken gece uykusu 11 saat 15 dakikaya uzar.

12 - 18. aylar: Bu aylardaki en büyük değişim onsekizinci aya gelindiğinde iki yerine bir kez gündüz uykusu uyuyor olmasıdır. Ama önerim eğer halen geceleri kalkıyorsa gündüzleri tek uykuya düşmemektir.

18 ay - 2,5 yaş: Onsekizinci ayda geceleri ortalama 11 saat 15 dakika uyurken, gündüzleri tek uykuda 2 saat 12 dakika uyur. 2,5 yaşına geldiğinde ise gece uykusu 11 saate, gündüz uykusu da 2 saate düşer.

2,5 - 5 yaş: Üç yaşında geceleri 10,5 saat gündüzleri 1,5 saat uyurken, dört yaşına geldiğinde birçok çocuk güzdüz uykusunu kaldırır ve gece uykusu 11,5 saate uzar. Beş yaşında bu süre 11 saate düşer.

27 Ocak 2013 Pazar

İSTEDİĞİNİ YAPTIRMAK İÇİN:)

 
:)Bu video çok güldürmüştür beni hep,düşündüğümüzden daha yetenekliler bizi kullanma hususunda:)

UMAY'IN 18.AYI

BESLENME:Beslenme ile ilgili sıkıntı çok yaşamadık doğduğundan bu yana,genelde yeni tatlara açıktır,ancak geçen ayın ortalarında tesadüfen öğrendiğimiz inek sütü alerjisi sebebiyle süt ürünleri yasaklandı,yoğurt ve peynirde öyle,böyle olunca menü biraz kısıtlandı,bunun yerine içinde inek sütü proteini olmayan özel bir süt içiyor.
Bu ay içerisinde çatal kullanmaya başladı,kendi başına beslenmeye hevesli:)masaya bakıp istediği besini söylemeye çalışıyor piynir...ziytinnn..gibi:)
FİZİKSEL GELİŞİMİ:Umay küçüklüğünden bu yana fiziksel gelişim hususunda kendini pek zorlamadı,emeklemedi çünkü emeklemeye çoğu zaman üşendi:)oyuncaklara yönelir diye biraz uzağına koyduğumuz oyuncaklara bile 'gel gel'diyerek beklemeye geçerdi:)elbette bu bizim için ciddi bir kolaylıktı 13. aya kadar çok yorgunluk  yaşamadık,bu ayda daha hızlı yürüyor,merdiven çıkmayı seviyor,inmeyi de öyle...bardaktan su içmeyi bu ay içerisinde tamamen başardı.
Bu kadar fiziksel harekette kendini zorlamayan oğlum tam bir top tutkunu:)bazen topla  yaptığı hareketler şaşırtıcı olabiliyor:)oyun hamuruyla oynarken hamuru bile topa çevirmemi istiyor:)
karalama yapmaktan hoşlanıyor,geçen ay en büyük derdimiz karalama yaparken bir anda kalemi yemek istemesiydi ama bu ay ağza götürme çok azaldı,
Bu ayda birçok yayında kulelere çok ilginin artacağını yazıyor ancak Umay küplerin kulelerin yüzüne bakmıyor.
Top dışında dans etmek en çok yaptığı aktivite oldu,herhangi bir müzikte uzun süre dans edip oyalanabiliyor,müzik aletlerine çok ilgili,
Bütün ev aletlerinin düğmesine bağımlı sanki zaten ayda bir servis uğruyordu umay sayesinde bir odayı onlara ayıracağım bu gidişle:)
Bütün oyuncaklardan çok insanlarla vakit geçirmekten hoşlanıyor umay..çılgınca kahkahalar atarak saatlerce oynuyor,özellikle komşumuzun kızları favorisi,koridorda yakaladığı an gel gel diyerek içeri sokmaya çalışıyor:)

DİL GELİŞİMİ:
Bir çok sözcüğü yarımda olsa çıkarıyor,herkese adıyla sesleniyor.
DİSİPLİN:
Çok küçük sınırdan anlamaz densede biz çok uzun zamandır sınırları koymaya çabalıyoruz,elbette önce dikkatini dağıtmak için çabalıyoruz ancak ısrar edip ağlarsa isteğini yerine getirmeyeceğimizi sertçe söylüyoruz,2 yaş daha zor diyorlar bakalım inatlaşmalar oluşacak mı önümüzdeki aylarda:)
TUVALET EĞİTİMİ:
Umay artık yapacağı zaman bize söylüyor:)çok uzun zamandır o söylemeden yaptırıyorduk ,2 aya yakındır kendisi söylüyor,zorlama olmadan doğal olarak gelişen bir süreç oldu,açıkçası bu doğal sürecin her çocukta yaşanabileceğini düşünüyorum ama bez firmalarının bu konuyla ilgili ciddi baskıları olduğunu düşünüyorum,çocuk tuvalete yönelse de anne umursamıyor nasıl olsa 2 yaşına kadar eğitim vermeye gerek yok diye,

çocuk büyütmenin en heyecanlı tarafı hep bir sonraki aşama için meraklanmak,sonraki aylar için bende heyecanlanıyorum:)

26 Ocak 2013 Cumartesi

Oğlum 18 aylık oldu:)

18 ay gelişimi  Dr Nilüfer Toprakçıya göre şöyle...

 

18 Ay:

Beslenme:

Artık çocuğunuz, 3 ana 2 ara öğün alıyor olmalıdır. Bundan fazlası, kötü beslenme alışkanlıklarının yerleşmesine yol açar. Ara öğünlerin mümkün olduğunca sağlıklı olmasına gayret etmeli, abur cubura alıştırmamalısınız. Alması gereken 4 temel gıda grubu: Tahıl, sebze- meyve, süt ve süt ürünleri, et, tavuk, balık, yumurta grubudur.

Fiziksel Gelişim:

Bu Yaşta Çocuğunuz Neler Yapabilir?

Yardım ederseniz merdiven çıkabilir. Topu atabilir. Kaşıkla kendini besleyebilir. Bardaktan kendisi içer. Koşmaya başlayabilir. Karalama yapabilir.

Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

İtip çekebileceği, vurup ses çıkarabileceği oyuncaklar sağlayın. Kağıda karalama yapmasına izin verin. Onunla top oynayın. Birbirinin içine geçen veya üstüste koyup kule yapacağı oyuncaklar sağlayın.

Dil Gelişimi:

Bu Yaşta Çocuğunuz Neler Yapabilir?

Resimde gördüğü cisimleri adlandırabilir. 4-10 kelime kullanır. ( Çok daha fazlasını anlar ) 2 kelimelik cümle kurabilir. Basit direktiflere uyabilir.

Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

Ona kitap okuyun, birlikte resimlere bakın. Yeni öğrendiği kelimeleri sıkça tekrarlayın. Hayvanat bahçesine götürüp hayvanların seslerini dinletin.

Sosyal Gelişim:

Bu Yaşta Çocuğunuz Neler yapabilir?

Erişkin davranışlarını taklit eder. Yabancıların yanında çekingen davranır. Başka çocukların yanında oynar ( birlikte değil). Sürekli ona koyduğunuz sınırları test eder. Giderek sizden bağımsız olmaya başlar.

Gelişimi Nasıl Destekleyebilirsiniz?

Ona sevginizi hissetirin, sık sık sarılın, öpün. Başka çocuklarla biraraya geleceği ortamlar hazırlayın. Değişik yerleri keşfetmesine fırsat tanıyın.

Disiplin:

Bu yaştaki çocuk, henüz neden her istediğini yapamayacağını anlamamaktadır. Problemleri en aza indirmek için çevreyi uygun şekilde düzenleyin, ona veremeyeceğiniz kırılıp zarar görecek eşyayı veya kendisinin zarar görmesine neden olacak şeyleri ortadan kaldırın. Evinizi bebek doğmadan önceki halinde tutarsanız, sorun yaşamanız kaçınılmaz olur. Uygun olmayan birşey yapmakta ısrarcıysa, onu ortamdan uzaklaştırıp dikkatini başka bir şeye çekin. Kurallar koyun ve bu konuda kararlı olun. Eğer; bir davranışa bazen izin vermez, bazen hoşgörüyle karşılarsanız veya anne baba benzer tutumda olmazsa çocuğun da kafası karışacaktır. İstenmeyen bir davranışın yerine ne yapabileceğini gösterin.

Öfke Nöbetleri:

Çocuğunuz, artık bağımsız olmak, kendi kararlarını vermek istemektedir. Ancak sorun çözmeyi bilmemekte, hayal kırıklığı veya kısıtlamalarla başedememektedir. Yapmak istediğine engel olduğunuzda ağlayıp bağırarak, kafasını vurarak, kendini yerlere atarak, nefesini tutup katılarak bir öfke nöbeti geçirebilir. Ne kadar can sıkıcı olsa da, bu büyümenin normal bir aşamasıdır. Çocuk özellikle aç, yorgun veya hasta olduğunda öfke nöbetine daha yatkındır.

Bu durumda nasıl davranmalısınız?

Sakin olun, ona kızmayın. Sevgiyle fakat kararlı yaklaşın. Ondan beklentinizi dile getirin, uyması gereken kurallar hakkında tutarlı olun. Eğer, çocuk güvendeyse, yaptığını görmezden gelin, ilgilenmeyin. Eğer kendine veya başkasına zarar verecek durumdaysa, onu başka bir odaya götürün, sakinleşmesini bekleyin.

Tuvalet Eğitimi:

Her çocuğun Tuvalet eğitimine hazır olma yaşı farklıdır. Çocuğu akranlarıyla kıyaslamayın ve asla zorlamayın. Tuvalet eğitimine geçmek için, çocuğun gereken fiziksel olgunluğa ulaşması gereklidir. Hazır olduğuna dair işaretler saptarsanız, bu konuyu gündeme alabilirsiniz.


23 Ocak 2013 Çarşamba

cinsiyet ayrımı yapan oyuncak sektörü

Oğlumdan önce çokta tanımadığım bu sektör,her alınan oyuncakla gelişti,gerçekten oyuncak çocuk gelişimi üzerinde çok etkili,bilinçli seçimler yapmak gerekiyor,aylara göre,ilgi alanına göre...ancak fark edince şaşırdığım ilginç gerçekler var bu kategoriyi kim oluşturuyor bilmiyorum ama,oyuncaklar iki gruba ayrılıyor kız ve erkek oyuncakları,mesela oğlunuza bebek alamazsınız çünkü bebek kız oyuncağı,uyurken en kötü ihtimal bir ayıcık olabilir uyku arkadaşı,ama bebek olamaz,niye?çünkü kızlar büyür anne olur bebek bakar,erkekler büyür baba olur ama bebeğe dokunmaz..öylemi??eşim evdeyken benim kadar ilgilendi oğlumla,uyuttu,sütünü verdi,gazını çıkardı,altını değiştirdi,banyosunu yaptırdı,hormonal bir bozukluk mu var acaba?
Yine aynı şekilde oğluma oyuncak bir elektrik süpürgesi almak için mağazalara bir göz attım,bütün ev eşyalarının üzerinde kız çocuğu resimleri göze çarpıyor,yine kural belli,erkek ilerde elektrikli süpürge kullanmayacak çünkü bu işleri yapacak bir hizmetkarı olacak...
Peki erkek ne yapacak,erkek oyuncaklarını başında oyuncak arabalar geliyor erkek kesinlikle araba sürecek,zorunlu yada keyfi...Silah kullanacak mağaradaki ailesini korumak için,tamirat yapacak sevmeme şansı yok bütün tamir aletlerini zevkle kullanacak,

Sorulduğunda ise ilgi alanlarına göre sektörün oluştuğu söyleniyor,ilgi alanı sektörümü doğuruyor,yoksa doğumdan itibaren bize nasıl olmamız gerektiği sistem tarafından diktemi ediliyor?Matrix filmindeki uyurgezerler gibiyiz her seçimimiz birileri tarafından belirleniyor,her konuda olduğu gibi bu konuda da sorgulama yapma gereği duymuyoruz..

15 Ocak 2013 Salı

anne olduktan sonra farkettiklerim(2)

Doğumdan sonra sürekli maraton yarışı gibi birbiriyle yarışan bir kadın gurubundan habersiz olduğumu farkettim,doğumla start alıyor maraton:)kaç kilo ?boyu kaç?emiyormu?ne kadar emiyor?ne kadar süre emiyor?oturuyormu?emekliyormu?yürüyormu?bu sorular elbette kıyasla biten bir cümle ile tamamlanıyor,bu kadar takıntılı grupla muhatap olmak benim için en büyük değişimlerden birisi oldu...bu yarış bitermi diye umutlansam da eminim matematiği kaç?sbs puanı kaç?şeklinde gelecekte devam edecek sanırım:(

14 Ocak 2013 Pazartesi

anne olduktan sonra farkettiklerim(1)


Ölüm korkusu bu kadar yoğun değildi doğumdan önce,şimdi kendime bir şey olma ihtimalinde bile oğlumu düşünüyorum,ya ölürsem,ya annesiz kalırsa..uzayıp giden kötü sonuçlanan senaryolar...

Depremle yaşamaya alışın diyorlar ben aslında İstanbul da yaşayan biri olarak kendimi hazır hissediyordum,evler kamu binaları sağlam değil,olabilecek kötü sonuçlar belli zaten deyip akılcı bir şekilde ihtimalleri sıralayabiliyordum şimdi ise titriyorum...ya deprem olursa ya oğluma bir şey olursa,çaresiz kalırsam...:(

Bence çocuk sahibi olmanın en büyük zorluğu kendinden bile çok sevdiğin bir varlığı tehlikelerle dolu bir dünyada koruyabilmek...

neden buradayım?


hep sevdim yazmayı,düşündüklerim ve hissettiklerim yazılmayınca sanki tamamlanmıyor, bir yerinde eksik kalıyormuş gibi geldi hep,kilitli günlükler,ajandalar,küçük not kağıtları...okunup okunmaması da çok umrumda olmadı.

Oğlumun dünyaya gelmesiyle hem gündelik yaşamımda hemde ruhumda yer yerinden oynadı sanki,senelerdir  yerleşen alışkanlıklar şekil değiştirdi,şaşırdım,mutlu oldum,kaygılandım heyecanlandım...bunları yaşadıkça paylaşma ihtiyacım arttı,okula yeni başlayan çocuklar gibi bu süreçte araştırdım,okudum ve oğlumla geliştim,bunları paylaşmanın en güzel yolunun kişisel bir blog olduğuna karar verdim,